ADAM:İ(yerde bir küfe görür) Acep kimin?
13 yaşlarında bir çocuk gelip küfeye tekme vurur..
ÇOCUK:Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ
Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha!
KADIN:(orta yaşlı)Oh benim oğlum, gel etme kırma sakın!
Ne istedin küfeden yavrum?Ağzı yok, dili yok,
Baban sekiz sene kullandı... Hem de derdi ki:
"Çok
Uğurlu bir küfedir, kalmadım hemen yüksüz... "
Baban gidince demek kaldı âdetâ öksüz!
Onunla
besliyeceksin ananla kardeşini.
Bebek misin daha
öğrenmedin mi sen işini?"
ADAM:Ayol dinle annenin
sözünü...
ÇOCUK:(yüzünü ekşitip)Sakallı, yok mu işin?
Git, cehennem ol Şuradan!
Ne dırlanıp duruyorsun
sabahleyin oradan?
Benim içim yanıyor: Dağ kadar
babam gitti...
KADIN:Baban yerinde adamdan ne istedin şimdi?
Adamcağız sana, bak hâl dilince söylerken...
ADAM:Bırak hanım, o çocuktur, kusûra bakmam ben...
Adın nedir senin, oğlum?
ÇOCUK:Hasan.
adam:Hasan, dinle.
Zararlı sen çıkacaksın
bütün bu hiddetle.
Benim de yandı içim anlayınca
derdinizi...
Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.
O,
bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni
Nasıl büyüttü?
Bugün, sen de kendi kardeşini,
Yetim bırakmıyarak
besleyip büyütmelisin.
ÇOCUK:Küfeyle öyle mi?
adam:Hay hay! Neden bu
söz lâkin?
Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük
taşımak?
Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.
KADIN:Ne doğru söyledi! Öp oğlum amcanın elini...
ÇOCUK:Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini:
"Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir;
Senin de
zihnin açık... Söylemiş olaydık bir...
Koyardı mektebe...
Dur söyleyim" demişti hani?
Okutma sen de hamal yap
bu yaşta şimdi beni!
(adam oradan uzaklaşır)
Kızıyla Fatih'e çıkarlar develere
bakarken.
Uzaktan görür Hasan'ı. Hasan zayıf ve yırtık
pırtık giyimlidir elinde de küfesi vardır.
MEHMET AKİF ERSOY